Türkiye’nin en büyük sorunu ne?
11.09.2023 - 0:35

Ahmet Demir

Ahmet Demir

Gelir adaletsizliği, emeklilerin insan yerine bile konmaması, TL’nin değersizleşmesi, çiftçinin hak ettiğini alamaması, hayvancılığın bitme aşamasına gelmesi, sömürü düzenini andırır özel sektör çalışma sistemi vs. gibi elbette bu ülkenin çok büyük sorunları var.

Mesela seçim için EYT’yi çıkarmakta bir sorun görmeyen iktidar çok rahat bir şekilde ekonomik sıkıntıların nedeni olarak EYT’lileri hedef göstererek emeklileri açlığa mahkûm eden sistemi uygulamakta bir beis görmüyor.

Merkez medya bunları zaten hiç görmüyor ama bütün bu sorunların bile üzerinde her gün fireni patlamış kamyon olarak karşımıza çıkan, hız nedeniyle uçuruma uçup katliam yapmak olarak karşımıza çıkan, şehrin göbeğinde kız kaçıran bir şehir eşkıyalığı olarak karşımıza çıkan, kadın öldürme, hiçbir nedeni yokken insan öldürme gibi dehşetler olarak karşımıza çıkan vs. insan sorunumuz var…

Türkiye insan yetiştirmekte ciddi sıkıntılar yaşıyor.

Eğitim sistemindeki sorunlara palyatif çözümler buluyor, gerçek anlamda sorunları çözmüyor ve işte bir eğitim öğretim döneminde yine aynı konuları konuşacağımız bir kısır döngünün dışına ülkemiz çıkamıyor.

İnsanlar öfkeli ama bastırılmış, kırgın ama sesi kısılmış, yine umdukları dağlara kar yağmış ilginç bir sıkıntılı süreç ne yazık ki ülkemizde kader haline gelmiş sessiz feryatlar…  

Bakın, daha dün haberi vardı gün ortasında rahatça İstanbul’da kız kaçırabiliyor şehir eşkıyaları…

Yine dünkü bir haberde vardı, tüneli kapatıyorlar, İstanbul’un orta yerinde hem de Kağıthane-Dolmabahçe Tüneli'nde yaşanıyor olay, düğün yapıyoruz bahanesiyle, tünele kimseyi katmıyorlar, pompalı tüfeklerle de ateş açıyorlar, korku iklimi oluşturuyorlar, dehşet saçıyorlar, dur diyen yok, Sabah Gazetesi’nin sosyal medya hesabı, A Haber’in sosyal medya hesabı matrah bir şeymiş gibi “görüntüler ele geçti” diyor görüntü yayınlıyor.

Yine bir haberden; lise öğrencisi kız çocuğunu rahatça şehir içinde darp edebiliyorlar.

Kızı ona vermediler diye düğün basıp damadı vuranı mı ararsınız, eşini komşusu ile aldattığını merkez medyada anlatanlarımı…

Ekonomik sorunların ne kadar büyük olursa olsun, ondan daha büyük insan sorunumuz ortaya çıkıveriyor…

AK Parti’nin Türkiye’si bu mu olmalı?

Bu olması için mi oy verdik?

Artık biraz gerçekçi bir şekilde konuları yargılamamız, sorgulamamız gerekmiyor mu?

Cemaatler, dernekler, vakıflar, din adamları, merkez gazeteciler, akademisyenler vs. imtiyazlarının kesileceğini düşündüğü için sorunları dile getirmiyorlar, sorunlar yokmuş gibi davranıyorlar ama gerçekten de sorunumuz yok mu?

Gerçekten de Türkiye’nin sorunu şu anda CHP mi?

Kemal Kılıçdaroğlu’nun çekilip gitmemiş olması mı? Yoksa bu ülkenin, insanımızın gerçek sorunları mı var?

Bu sorulara gerçekçi yanıtlar verme vakti gelmedi mi hala?

İnanın bilmiyorum?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 20 yıllık iktidarı döneminde ne yazık ki merkez medya bir eğitim merkezi haline dönüştürülemedi.

İnsanlar kitlesel eğitime tabi tutularak, erdem, irfan gibi değerler mayalanmak yerine kolay kanan varlıklara dönüştürüldü. Karaktersizlik, tehdit algısı, ekonomik darboğaz ve aşırı beklentilerin oluştuğu sosyal medya ortamı insanları mankurtlara dönüştürüyor ama bununla da kimse ilgilenmiyor ne yazık ki…

Bununla birlikte okullarımız ve genel eğitim sistemimiz de hızlı bir şekilde tek düze bir hal aldı ve almaya da devam ediyor, böylece de bu alanda da mesafe katedilemiyor.

28 Şubat’ın tahribatını çözeceğiz denilerek 4+4+4 eğitim sistemi getirildi. O gün için belki bir çözümdü ama tamamen tek düze bir insan yetiştirdiği için sistem, ülkedeki eğitim, spor, sanat, zanaat, sanayi, ticaret, tarım gibi alanlarda ciddi insan açığına neden oldu ve ne yazık ki bu alanlar, sanki zengin bir ülkeymişiz gibi, başka ülkelerden gelen insanlarla, yasal olmayan işçilerle dolduruldu.

 

 

 

Sistemin ülkemizin çocuklarını okula mecbur etmesi ama bunun dışında çıraklık, kalfalık, ustalık okullarının ortaokul, lise, yüksek okul şeklinde sistemleştirilememesi, öğretmenlerin teknik öğretmen olması, işine aşık çok az öğretmenin olması, ne yazık ki eğitimsiz nesillerin yetişmesine neden oldu oluyor.

Milli Eğitim Bakanımızın Basın Bültenlerine bakıyorum;

Uçuyor kaçıyor Sayın Bakanımız, gülen yüzü ile gülücükler dağıta dağıta pozlar veriyor ve bu pozlar da medyamızda yayınlanıyor…

Bu iletişim açısından güzel ama Millî Eğitim Bakanlığının amacı iletişim açısından güzel işler yapmak değil ki, eğitim açısından güzel işler yapmak…

Peki bu yapılabiliyor mu?

Mesela Konya merkezde ilkokulların tamamı ikili öğretim olarak eğitime başlıyor.

İmam Hatip Ortaokulu, İmam Hatip Lisesi, kız çocukları ile erkek çocuklarının eğitim aldığı binaları ayırmakla insan yetiştirilebiliyor mu?

Yetiştirilemediğini gördük işte, olmuyor böyle…

Mesele zira o değil, kız çocuklarla erkek çocuklar aynı okulda ortaokulda okusa ne olacak, okumasa ne olacak? Meseleyi buna düşürürseniz konuyu o noktada tutarsanız işte böyle eğitim sisteminiz çöküyor ama siz bununla değil İmam Hatip açmakla meşgul oluyorsunuz ve fakat buradan bile dindar, ahlaklı, erdemli nesiller yetiştiremiyorsunuz.

Bu ülkede düzgün insan yetişmiyor mu? Yetişiyor elbette, her şey yüzde yüz kötü değil zaten, sadece kötülük o kadar bariz ki her alanı etkisi altına aldığı için iyi şeyler azaldıkça azalıyor, torpilden, alavere dalavereden öteye geçemiyoruz işte böyle.

Özel okullarda devlet okullarına göre eğitim daha iyi ama orada da tamamen para sömürüsüne hayat dönmüş durumda. Mesela Konya gibi bir ilde bile servis ücretleri, yemek ücretleri geçen yıla göre yüzde 200 arttı ve ne yazık ki zaten bunları denetleyen, düzenleyen de yok, olan da her zaman, her dönem olduğu gibi vatandaşa olmaya devam ediyor.

Bu sene bazı kararlar alındı, sınıfta kalmak gibi bazı düzenlemeler yapıldı…

Yeterli mi?

Liseye zorla çocuğu yazdırmışsınız, okumak istemiyor…

Öğretmen şerrinden bıkmış, o nobran genç sınıfta olduğu için bütün sınıf tam anlamıyla sıkıntılı bir sınıfa dönüşüyor. Arada zeki, okumak isteyen öğrenciler de kaynıyor.

Oysa bizim zamanımızda 2 dersten kalırsanız sınıfta kalınırdı.

2 yıl da üst üste sınıfta kalınırsa o öğrenci okuldan uzaklaştırılırdı…

Çok eskiden bahsetmiyorum, 90’ların ilk yarısında böyleydi, sonra 28 Şubat tahribatı başladı, onun bozduğunu düzeltelim derken de bu ucube sistem ortaya çıktı.

Türkiye’de niye sistem karaktersiz insan yetiştirme noktasında ısrarcı?

Niye suçlular korunuyor?

Niye çalışmak, mücadele etmek yerine kolay bir şekilde kazanmak teşvik ediliyor?

Niye akademik olarak başarılı öğrenciler yetiştirmek yerine, çocukları yeteneklerine göre yetiştirmek yerine ortaokulda ve lisede gençler tembelliğe, salaşlığa, savrukluğa, serseriliğe, hadsizliğe, küstahlığa, tembelliğe yönlendiriliyor?

Çok mu zor?

Sorular bağımsız kurullar tarafından hazırlansın ve cevaplar bağımsız kurullar tarafından okunup hemen sisteme kaydedilsin, velilerin torpille, rüşvetle sınıf geçirmesi önlensin, çocuklar çalışmaya, mücadeleye yönlendirilsin.

Çalışmayacak, mücadele etmeyecek çocuklar da sistemin başka bir katmanına itilerek başka yönde kendine geliştirmesi istensin.

Bu ülke çocuklarını harcamak konusunda niye bu kadar hoyrat. Bir çocuğun devlet okuluna bugün başlayıvermesinin bedeli 10 bin liranın üzerinde. Kitapları masaya koyuyorsunuz ama o masanın üzerindeki kitaplarla çocuklar ne LGS’yi ne üniversiteyi kazanabilir, onun için zaten veli onlarca kitap alıyor ve buna rağmen ekonomik sıkıntıların üzerinde geleceğimizi kaybediyoruz bu konuda niye bu kadar hoyratsınız?

Veli bu kadar mücadeleyle çocuğunu okutmaya çalışırken hiçbir hedefi olmayan bir başka genç tarafından çocuğunun gelişimi, çalışması anlamsızlaştırıyorsa bir sistemde, o sistem doğru bir sistem değildir.

Akran zorbalığına niye maruz kalıyor bu ülkenin gençleri?

Öğretmen dövüyor yahu öğrenci… Böyle bir öğrenci okusa ne olur, okumasa ne olur?

Ve bu sistem bu gençleri eğitemiyor.

Lisede okuyacak çocukları da serserilere, sınır tanımaz kızlara erkeklere dönüştüren bu sistem niye bu şekilde devam ediyor inanın anlayamıyorum.

Bu ortaokulda, lisede akademik alanda okumak istemeyen çocuğu tamam sistem dışına itmeyin ama bu çocuğu çıraklık okuluna mecbur kayıt olma şartı ile liseden, ortaokuldan uzaklaştırın, çıraklık okulundaki çocukları da meslek öğrenebilecek şekilde mutlaka bir işyerinde çalışmaya mecbur hale getirin.

O çocuk akademik anlamda başarılı olamadığı için liseyi de mahvetmesin ama siz kurduğunuz çıraklık, kalfalık, ustalık sistemi o ile o çocuğu topluma kazandırın, mevcut ara elaman açığını da böylece yok edin.

Meslek Lisesi sistemi ile bu iş olmaz, teknik ve meslek lisesinde okuyan gençler başka bir katmanda, okullarda başarılı olamayıp çıraklık, kalfalık, ustalık okullarında okuyan gençler ise daha bir katmanda yetişmiş olsun.

Tabi sistemi adil de yapın bir çocuk annesi babası öğretmen, milletvekili, partili, pırtılı, etkin memur ya da zengin olduğu için okula devam etmesin gerçek anlamda başarılı olduğu için okumaya devam etsin. Bunu başarın.

Bu ülkenin mühendise, öğretmene, avukata, iletişimciye, doktora vs. ihtiyacı olduğu gibi berbere, kadın berberine, çiftçiye, çobana, kaynakçıya, tornacıya, inşaat ustasına, boyacıya, tesisatçıya, aşçıya, garsona vs. ihtiyacı da var. Hep Suriyelilerle, Afganlılarla, Afrikalılarla mı çözeceksiniz bu sorunları? Böyle sistem olur mu?

Gençler sadece oy verilecek unsurlar olarak görüldüğü sürece bu sorunlar çözülmez, bu sorunları çözebilmek için işin çilesine tabi olmak lazım ama AK Parti de çok açık yazalım artık bu konularda bize umut vermiyor.

Ayrıca, hukuk sistemini guguk sistemi olmaktan çıkarın, suç işleyeni gerçek anlamda cezalandırın.

Eşini öldürmek için vuran suçlu, eşi ölmedi diye tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasın, böyle hukuk olur mu? O kadını Türkiye Cumhuriyeti kanunları koruyamıyorsa, emniyeti koruyamıyorsa, adalet sistemi koruyamıyorsa hangi mekanizma koruyacak ya?

Bu ülkenin devleti bu ülkenin kadınlarını koruyamıyor. Bu ülkenin kanunları bu ülkenin kadınlarını koruyamıyor. Bu ülkenin mazlumlarını bu ülkenin devleti koruyamıyor.

Bu ülkenin gençlerini bu ülkenin eğitim sistemi meslek sahibi yapamıyor, ıslah edemiyor.

Suç işleme nedeni oluşmuş, böyle bir durumda niye tutuksuz yargılansın?

Hatta başka cezalar da verin, caydırıcı cezalar getirin, Türkiye suçlu cennetine dönüşmesin.

Türkiye Cumhuriyeti’nde eşinden ayrılan kadınlara “yanınıza bir silah alın mutlaka yanınıza” diye tavsiye mi verelim?

Her ay bir bakın mutlaka birkaç kadın öldürülüyor bu ülkede.

Her gün trafik kurallarına uyulmadığı için katliam gibi kazalar yaşanıyor.

Bu insanları niye eğitemiyorsunuz? Niye kadını kızı, akrabasını öldüren nesiller yetiştirdi bu sistem?

Hakikaten yazık.

Trafik kurallarına uymayan insanları niye yetiştirdi bu ülke?

Böyle ceza sistemi mi olur?

Nobranlık, zorbalık, insanlara zarar verme konuları bu ülkede yeterli cezai işleme tabi olmuyor.

Eğitim sisteminin bozukluğunun üzerine bir de bu ekleniyor ve tamamen çöküyor insanlığımız…

Bugün okullar açılıyor, milyonlarca gencimiz, çocuğumuz okula gidecek, sorunlarla dolu bir yıl daha başlamış oluyor, Türkiye geçen yıla oranda bu yıl sorunlarını da çözmüş değil.

Neticede Türkiye bunları çözebilecekmiş gibi de görünmüyor umut verip de kimseyi kandırmayalım. Durum bu…

 

 

  • Beğen
YORUM YAZIN