AK Parti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidarı sürecinde bu ülkede en fazla tuhafıma giden konu, dindarlığın süreçte çağa yenilmesine rağmen dindarların ilginç bir şekilde AK Partiyi ve Recep Tayyip Erdoğan’ı, hem de katı bir şekilde, tartışmasız bir bağlılıkla savunmaları desteklemeleri olmuştur.
Birçok tarikat ehli insan biliyorum, sosyal medyada, dürüst olmak, kul hakkı yememek, namazın ihlasla kılınması için, torpilin kul hakkı olduğuna ilişkin tek paylaşım yapmazken, ilginç bir şekilde nerede ise her gün hem de iktidarın yanlış olduğu çok bariz olan icraatlarını savunuyorlar.
Dindar dediğimde buna dini cemaatleri, vakıfları, dernekleri, tarikatları, bazı cami imamlarını, ekran imamlarını ekleyebilirsiniz, hepsi ilginç bir şekilde Recep Tayyip Erdoğan savunucusu olmuşlar, hiçbir eleştiriye de tahammülleri yok.
Mesela benim şahit olduğum bir örnekte; ekonomide yapılan hataları görmezlik gelmemizi sağlamak ve her şeyi iyiymiş gibi göstermek için durumdan vazife çıkaran bir tarikat mensubu ekonomi yazarı oldu. Her gün sosyal medyadan tuhaf tuhaf paylaşım yapıyor ve ekonomi ile ilgili yapılan hiçbir hatayı gündeme getirmezken, basit konulardan uçtuğumuzun kaçtığımızın çıkarsamalarını yazıyor.
Cami kürsüsünden “zamları Allah yaptı” diyen imam da gördüm bu arada...
Emekliler malumunuz süreçte tam anlamıyla açlığa ve yoksulluğa terkedildi, zaman zaman da sosyal medyada seslerini duyurmaya çalışıyorlar, durumlarının çok kötü olduğunu anlatmaya çalışıyorlar.
Bu durum karşısında emeklilere karşı sosyal medyada savaş açan tarikat mensuplarını gördüm.
Adam nerede ise emeklileri vatan hainliği ile suçlayacak…
Evini eder rakama kiraya vermeye çalışan ev sahibini, aldığı fiyat yüzünden sattığı ürüne zam yapmak zorunda kalan pazarcıyı, marketçiyi, esnafı, kasabı, manavı, girdi fiyatlarının sürekli artması yüzünden ürettiği ürüne zam yapmak zorunda kalan çiftçiyi vs. vatan haini ilan eden dindarlar gördüm…
Sanki “nas” çıkışını köydeki bir hacı amca yaptı?
Laik bir ülkede, batı medeniyetine göre finans sistemi bankacılık, faiz, repo, kur sistemi üzerine kurulmuş bir ülkede faiz kavramı “nas” ile izah edilir mi?
Sayın Cumhurbaşkanı bunu yaptı ve bunun neticesinin ne kadar yıkıcı olduğunu anlatan tek dindar görmedim.
Daha bu konularla ilgili onlarca örnek gösterebiliriz.
İktidarın kontrolündeki merkez medyaya bakın. Bu merkez medyanın dizilerine, filmlerine bakın. Mesela topluma nasıl bir örnek şahsiyet sunuluyor?
Kim AK Parti’nin medeniyet tasavvurundaki insan tipolojisi?
Bu merkez medyada yayınlanan dizideki amcasının karısına göz koyan şerefsiz karakter mi?
Komşusu ile zina yaparak çocuk sahibi olan o çirkef mi?
80 yaşında, namussuzluk peşinde koşan karaktersizler mi?
Kim AK Parti’nin topluma sunduğu örnek karakter?
Her yer imam hatip oldu ama imam hatiplerin içleri bomboş bir hale geldi.
Eleştirel yaklaşan, yanlışa yanlış diyen tek dindar çıkmıyor.
Elbette değerli onlarca, yüzlerce ilahiyatçı var ve gerçeğin de çok net farkındalar ama ya merkez medya onları mümkün değil ekrana çıkarmıyor, ya da bazılarının cesareti yok, hiçbir şekilde konuşmuyorlar.
Tabi bu arada akademinin içinde kaybolmuş toplumsal hiçbir konuyla ilgilenmeyenler de azımsanmayacak bir oranı teşkil ediyor ve bu değerli hocalar neticede konuşmuyorlar, konuşanlar ise çılgın gibi bir taraftan toplumu bölüyorlar, bir taraftan çok sertler, kırıp geçiriyorlar, bir taraftan ise zaten toplumu iyiye doğruya bile yönlendirebilecek bilgi birikimine sahip değiller.
Hakikaten yazık.
Bizim gibi olayın vahametini anlatan, bu yanlışların sorumlusu iktidar, gelin tamamen teslim olmayın, bir tolerans aralığı koyun ki yanlışa da yanlış diyebilesiniz, diyenleri de dışlayıp atıyorlar, muhalif ilan ediyorlar, ötekileştiriyorlar.
Öteki olma kavramının kitabını yazan çağımızın değerli mütefekkirlerinden de olan MİT Müsteşarı Sayın İbrahim Kalın ile bu konuları konuşmak isterdim, acaba dindarların bu halini zatı devletlileri nasıl görüyor?
Peki dindarlar bunu niye yapıyorlar?
Torpil için mi? Ulufe için mi? Yoksa düşmanlaştırma kavramı onlarda tamamen başarılı oldu da Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısındakileri tamamen düşman mı görmeye başladılar?
İnanın tam bilemiyorum.
Bildiğim şu, bugün dindarlar yanlışa yanlış demiyorlar.
Oysa yanlışa yanlış de hocam, neden korkuyorsun?
Doğruya doğru deme mi diyoruz biz sana? Doğruya doğru de de yanlışa da yanlış de be kardeşim... Oy vermekle Müslüman olunmaz, bunu anlat, hocalığını, dindarlığını parti ve iktidar bağımlısı hale getirme…
Politika başka şeydir, din bambaşka… Dinin, dine mensubiyetin bir ırkı, milliyeti, devlet sınırı olmaz. Bir Müslüman her yerde Müslümandır. Müslümanlıkta ölçü Allah rızasıdır, devlet merkezli değildir, devlet adamı merkezli de değildir dini inanç.
Her unsuru ile evrenseldir.
Sevgili hocam sen yanlışa yanlış demeyince, sadece kendi karakterinle ilgili sorun oluşmuyor, İslam’ın esaslarında da senin üzerinden yanlış anlaşılmalar başlıyor.
Gençlerin gözünde, senin bu tarafgir bakışın yüzünden, evrenselleştiremediğin bakış açın yüzünden, dini politik bir noktaya çekmen yüzünden, Müslüman olma şartına, vatanı sevme şartına iktidarın bütün her icraatını onaylama konusunu da eklediğin zaman inandırıcılığını kaybediyorsun ve gençlerimiz de senin yüzünden İslam’dan uzaklaşıyorlar.
Bunun vebalini anlayabiliyor musun peki?
Allah’a nasıl hesap vereceğiz?
Süreç çok kısır bir dönem sanki. Cemaatler, vakıflar, tarikatlar hala eski usul dergi çıkarmaktan başka günümüzde hiçbir iş yapmıyorlar zaten.
Özel okulculuk yapıyorlar ticari, yurt kuruyorlar ticari…
Defaten yazdım ama bu derneklerde, vakıflarda, cemaatlerde, tarikatlarda tek kıpırdamaya neden olmadı, bulundukları yerlerde devlet desteği ve yerel yönetim desteği de alarak ilginç bir oligarşik yapı oluşturmuşlar, zaten kendilerinden başka kimseyi de çevrelerine katmıyorlar.
Bu dernekler, tarikatlar, cemaatler, vakıflar, çağımızı anlayabilecek, çocuk yetiştirebilecek, çağın dilini çözecek ve buna göre bir dil geliştirebilecek, evrensel bir noktada konulara bakabilecek, araştırma, bilgi merkezleri kurma, aile konusunda, medya konusunda, sosyal medya konusunda yeni bir seçenek oluşturabilecek, dizi, sinema, TV programları çekebilecek bir altyapıya kavuşamadılar ne yazık ki.
Bugün ülkemizdeki dindarların oluşturduğu vakıflar, dernekler, cemaatler, tarikatlar… Hepsini dahil edin. Bu kuruluşların çağı okuyacak, toplumsal bir derde derman olacak hayvan hakları, kadın hakları, işçi hakları, çevre, küresel ısınma, çocuk hakları gibi konularla ilgili tek araştırmaları çalışmaları var mı?
Ben yok biliyorum. Varsa ne olur bana da gönderin de ben de göreyim.
Mesela bir dindarlık iddiasındaki herhangi bir cemaatin başkanına kömürden elektrik üretmenin çevreye nasıl zarar verdiğini sorun bakalım, tek satır cümle edebilecek mi?
Oysa, bir kömür santralinde iki tane baraj olur, bunlardan birinde temiz su olur, birinde ise santralde kullanılmış atık su…
O atık su toprağa değse toprağı kısırlaştırır, o sudan bir canlı su içse o canlı anında ölür. Hayatınızda öyle bir baraj hiç gördünüz mü bilmiyorum ama bu kömür santrallinin atık barajının üzerinde bırakın kuş uçmayı sinek bile uçmaz. Mesela bu konuyla ilgili bir dindarlığı temsil ettiği iddiasındaki vakıftan, dernekten, tarikattan, cemaatten tek açıklama bulabilir misiniz?
İyi de yeni çağda Müslümanların enerji önerisi nedir?
Yok mu böyle bir öneri?
Nasıl büyük olacaksınız ya? Nasıl insanlığa bir medeniyet sunacaksınız ya?
Bu vakıfların, tarikatların, cemaatlerin sıkıntı çeken emeklilerle ilgili, sanatla ilgili, kültürle ilgili, tıp ile ilgili, sosyoloji ile ilgili, bilimle ilgili, genetikle ilgili, tohumculukla ilgili, film ya da dizi festivalleri ile ilgili, müzikle ilgili, uluslararası toleransla ilgili, mültecilerin yaşadıkları sorunlarla ilgili bir tek bile açıklaması var mı?
Bir rapor, bir seçenek, bir yeni öneri…
Var mı?
Evsizlere ev, kimsesizlere kimse olan var mı?
Animasyon filmi, normal film, dizi çeken var mı?
Minyeli Abdullah’ın orada kaldı bizim sinema, ötesine geçemedi…
İleri mi gittiler, geri mi? Artık duruma bakarak siz söyleyin.
Çok kısır bir süreç yaşıyorlar. Ulufe peşinde koşuyorlar, sanki AK Partililik dini bir vecibeymiş gibi net bir politik duruş geliştiriyorlar.
Bu çok yanlış, bunu nasıl göremiyorlar bilemiyorum.
Dindarlar dinin esaslarından sanki toplumu uzaklaştırıp konuyu AK Partiye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a oy verme ön şartına getiriyorlar.
Adam, o kadar zavallı ki, AK Partiyi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı savunmak için kur korumalı mevduat sistemi gibi bir ucube yapıyı savunuyor.
Oysa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan o “nas” çıkışını yapmayıp, gerçekçi bir şekilde finansal adımlar atsaydı, o dönemde Hazine ve Maliye Bakanlığına Adnan Bali gibi gerçek anlamda bir iktisatçı getirseydi, orada doğru kararlar alınsaydı, o kur korumalı mevduat ucube sistemine gerek kalmayacaktı…
Kur korumalı mevduata Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ayırdığı kaynak nerede ise 500 milyar lirayı aştı.
Oysa tarım girdi fiyatlarına 50 milyar lira ayırılıp, mazot, yem, gübre, ilaç, tohum gibi kalemler kontrol altında tutulsaydı, zamanında sözleşmeli tarıma geçilebilseydi kur korumalı için bu kadar para harcanmasına gerek kalmazdı, bunu da mı göremiyorsunuz?
Her alanda böyle…
Bakın bugün ülkemizde 4+4+4 eğitim sistemi neticesinde meslekleşme bitti, okullardaki eğitim sistemi insan yetiştirmiyor, zengin başka, fakir başka, köylü başka, şehirli başka eğitim alıyor.
Bu konularda yapılan yanlışlar hiçbir şekilde düzeltilmedi.
Adalet sistemi suçluyu koruyor, kadın katliamları önlenemedi, aile yapısında doğru adımlar atılamadı, trafik kazaları bitirilemedi, neredeyse her gün bir trafik katliamı oluyor.
Toplum irfana yönlendirilemedi…
Her yerde torpil almış başını gitmiş.
Peki bu arada kaç kulun hakkı yeniyor biliyor musunuz?
Ey dindar arkadaşlar başkasının hakkını niye koruyamıyorsunuz?
Peygamberimizin (sav) din anlayışı böyle miydi?
Ey hacılar hocalar, tarikatçı mollalar hiç mi itirazınız olmayacak bu torpil sistemine?
Evet, üzücü bir süreç yaşanıyor sizin anlayacağınız.
Toplumda edebiyat bitti, din bitti, kadınlarımız kızlarımız savruluyor, erkek çocuklarımız, gençlerimiz, orta yaştaki insanlar, yaşlılar savruluyor.
Ne zaman gerçekler görülerek hareket edilmeye başlanacak?
Cami bir taştan ibarettir, insan eğitilmezse her köşe cami olsa ne olur?
Toplumu adam yapacak unsur bina değil…
Bunu bari anlatmak bu kadar zor olmasaydı daha iyi olurdu…
Kırıcı, üzücü bir süreç…
Oy vermekle dindar olunmaz, Allah’a iman etmek, iyi bir Müslüman olmak, iyi bir insan olmak bütün olguların üzerinde evrensel kavramlardır.
Bunları anlatacak insanların sesi açılmalıdır, kötülüklerin, torpilcilerin sesi kısılmalıdır.
Bunu başaramazsak geleceğimiz olmayacak, anlayamıyor musunuz?
Allah hepimize, bütün Müslümanlara akıl fikir feraset versin. Bu savruluş hayırlı bir savruluş değil, bilginiz olsun.